Mahalli yönetimler seçimi için geri sayım başladı. Her siyasi parti seçmenini konsolide edebilmek için kendi inanç ve siyasi altyapılarına uyumlu adaylarını açıklamaya devam ediyor.
Bir yanda dünyada yaşanan krizler, skandallar, insanlık tarihine utanç kayıtları, soykırım ve din savaşları devam ederken, iç siyasette her ferdin hayatına dokunan yanları olan yerel yönetim seçimlerine dair yazı yazmanın çok gerekli bir yanı olmasa da millete dokunanların, devlet etme kudretini taşıyanların meseleye bakışını ve gğncel durumlarını göstermek için gerekli olduğunu düşünüyorum.
İktidarın, İstanbul, Ankara ve İzmir adayları olabilecek en iyi adaylar diyebiriz.
Deprem bölgesinde yapılan değişimlerde isabetli görünüyor.
Cumhur ittifakının ortağı MHP’nin ısrarı olmasaydı Manisa’da yeni bir nefes olsun isterdim.
Ama iktidarın Tekirdağ kararı siiyasi ilke ve duruşun intiharı niteliğinde oldu.
Mosso Cüneyt olarak hafızalara kazınan şahsın Süleymanpaşa Belediye başkanlığından el çektirilip, daha üst bir mesuliyetle Büyükşehire aday gösterilmesi ciddi bir akıl tutulmasıdır.
Bölge gerçeklerine ve Trakya toplumunun yapısına istinaden makul denebilecek açıklamaları olabilir.
O zaman size şu soru yöneltilir;
“Madem Büyükşehir adayı yapacaktınız, neden görevinden aldınız?”
Ayrıca müstehcen içerikli el hareketi barındıran konser nedenitke Trakya halkına ters manivela yaptık açıklaması asla yapmaya çalışmayın.
O hareket Edirne’den Kars’a her vatandaşın eleştirisini alacak, sahiplenmesi mümkün olmayan bir eylemdir.
Netice itibariyle iktidar olabilmenin belli bedelleri olabilir ama bunun adı “kişiliksiz bir karar” değildir.
Benim için Mart 2024 yerel yönetimler seçimi bu ilkesiz tutumun neticesinde dünden itibaren bitmiştir.
Hafızamda kalacak tek mesele bu vahim hadise olacaktır.
Aziz İstanbul önemlidir, ehemmiyetlidir, manevidir. Mutlaka dönüşü sağlanmalıdır.
Ankara Turgut bey ile beraber uzun soluklu yeni bir şahlanış dönemine girecektir.
Antalya Hakan beyin genç ve karakterli duruşu ile yeniden huzurlu ve yaşanabilir olacaktır.
Eskişehir sürprize gebedir.
Hatay yaraların sarılma hızının artırılması için gereklidir.
İzmir ıslahı zor, insanı garip, dönüşü muhtemel görünmeyen garip şehirdir.
Refah döneminden başlayan “İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın” ve “İnsanlığa hizmetkar olmak” şuuru ile beslenen Akparti belediyeciliği bu şuurdan ilhamla yoluna güçlenerek devam edecek olsa da Tekirdağ konusunun yarası, ilkesel siyaset açısından gönlümde yara kalmaya devam edecektir…