Salı, Mart 18, 2025
spot_img

Alkol, Sigara ve Çeşitli Bağımlılık Yapıcı Maddelerin İnsan Psikolojisi Üzerine Etkileri

Amaç: İnsan psikolojisini etkileyen çeşitli maddelerin bağımlılık ekseninde zararlarına dikkat çekerek farkındalık oluşturmak.

İnsanlar yüzyıllar boyunca acıyı azaltmak ve bilinç durumlarında değişiklik sağlamak adına çeşitli maddeler kullanmışlardır. Tüm dünyada insanlar fiziksel veya ruhsal acının etkisini azaltmak ya da coşku (ofori) yaratmak için merkezi sinir sistemine etki eden bir ya da daha çok maddeyi kullanırlar. Bu tür maddelerin vücuda alınması çoğu zaman yıkıcı sonuçlara neden olmasına karşın, başlangıçta bu maddelerin kullanılmasının kökeninde yatan en temel faktör ise maddenin mutluluk verici, hoşa giden etkisidir (Madde Kullanım Bozuklukları, s.285).

Bağımlılık: Türkiye Bağımlılıkla Mücadele (TBM) Eğitim Programı bağımlılığı şu şekilde tanımlamıştır: Kişinin kullandığı bir nesne veya eylem üzerinde kontrolünü kaybetmesi; kullanım/davranış sıklığı azaldığında veya kesildiğinde huzursuzluk, uykusuzluk, öfke gibi yoksunluk belirtileri görülmesidir.

Bağımlılık tipik olarak; tolerans geliştirme, yoksunluk, niyet edilenden daha fazla madde kullanmak, başarısız bırakma girişimleri, kullanılan madde yüzünden fiziksel ve psikolojik sorunların kötüleşmesi, işte ve ilişkilerde sorunlarla karşılaşmak gibi türlü belirtilerle karakterize edilen çok ciddi madde kullanım bozukluğunu ifade etmektedir. DSM 5’te tanı kriterlerinden 6 ya da daha fazlası ile karşılaşılma durumu, ciddi madde kullanım bozukluğu olarak kabul edilmiştir.

DSM 5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı’na göre bağımlılığın kriterleri şu şekilde sıralanmıştır:

  1. Tasarladığından daha uzun süreli kullanım.
  2. Zamanının çoğunu madde bulmak ve kullanmak için ayırma
  3. Olumsuz etkilerine ve zarar görmesine rağmen kullanmaya devam etme
  4. Madde kullanım isteği
  5. Tolerans (kullanılan madde miktarının yeterli gelmemesi sebebiyle giderek artırılması)
  • Tolerans; hem (1) bir arzu edilen etkiyi elde etmek üzere daha fazla medde kullanımı hem de (2) aynı miktarda alınmasına karşın hissedilir oranda daha az etkilenmeyi ifade etmektedir.
  1. Yoksunluk (bağımlılık yaratan maddelerin kullanımının aniden durdurulması ya da azaltılması sonucu ortaya çıkan bir dizi fiziksel ve psikolojik belirti dizisidir)
  • Yoksunluk: Madde kullanımının sona erdirilmesi ya da maddenin daha az alınması durumunda kişinin geliştirdiği olumsuz fiziksel ve psikolojik etkileri ifade etmektedir. Madde yoksunluk belirtileri; kas ağrılarını, tikleri, terlemeyi, kusmayı, ishali ve uykusuzluğu kapsayabilmektedir. Genel anlamda fizyolojik olarak bir madde bağımlısı olmak daha ciddi sorunlarla ilişkilendirilir (Schuckit, Daeppen, Tipp ve ark, 1998). Vücut üzerinde sistematik, nörolojik veya psikolojik düzeyde bağımlılık yapabilen maddelerin belirli bir kullanımı sonucunda, vücudumuzdaki belirli dokular benzer dozda maddelere ihtiyaç duyar. Bunun karşılanmadığı koşullarda ise yoksunluk belirtileri ortaya çıkar.

Yoksunluk Sendromu Nedir?

Yoksunluk Sendromu; fiziksel veya psikolojik bağımlılık yapabilen belirli bir ilaç veya kimyasala belirli bir süre maruz kalan doku veya organların bu maddeleri yeterli dozda alamaması halinde ortaya çıkan çeşitli klinik belirtileri ifade eder. Bu maddeler arasında sigara, alkol, uyuşturucu maddeler veya ağrı kesici ilaçlar sayılabilir. Kişilerde meydana gelen yoksunluk sendromu belirtileri, ilişkili olduğu ilaç veya kimyasala göre değişkenlik gösterir. Semptomların şiddeti kişilerin kullandığı maddenin dozu veya kullanım süresine göre değişkenlik gösterebilir.

Yoksunluk Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Yoksunluk belirtileri, ilişkili olduğu ilaç veya maddeye göre değişkenlik gösterir.  Bununla birlikte aşağıdaki belirtiler genel anlamda bağımlılık yapan maddelerin yoksunluğu halinde hastalarda izlenebilir.

  • Devamlı yorgunluk veya hiperaktivite,
  • Duygu durumda değişiklik, irritasyon (bir madde ya da kimyasalın genellikle cilt, gözler, solunum yolları veya sindirim sisteminde oluşabilen lokal tahriş olarak tanımlanmaktadır), depresyon veya sinirlilik hali,
  • Bilinç durumunda değişiklik, uyku hali
  • Kaslarda gevşeme veya gerginlik, kas ağrıları,
  • İştah kaybı,
  • Burun tıkanıklığı, burunda akıntı,
  • Aşırı uyku isteği veya uykusuzluk,
  • Terleme,
  • Titreme,
  • Bulantı ve/veya kusma,
  • Halisünasyon,
  • Epileptik nöbet.

Bağımlılık Nasıl Oluşur?

Bağımlılık pek çok etkenin bir araya gelerek oluşturduğu bir tablodur. Kişi doğduğu andan itibaren öğrenmeye ve dış dünyanın etkilerine açık bir hale gelmeye başlar. Tüm bu süreçte, maruz kaldığı durumlar karşısında kendini koruyabilmek adına bir baş etme yöntemi geliştirmek durumundadır. Geliştirdiği bu baş etme yönteminin sağlıklı ya da sağlıksız oluşunu; yaşadığı ortam, ebeveyn tutumları, sosyokültürel çevresi yakından etkilemektedir. Ebeveynlerin çocuklarına karşı sağlıksız turumlar sergilemesi, aile üyelerinin herhangi birinde bağımlılık öyküsü olması, tehlikeli arkadaş seçimleri, başarısız geçen bir eğitim hayatı ve yaşadığı toplumun bağımlılığa bakış açısı risk oluşturabilecek etkenler arasındadır.

Sosyokültürel Faktörler: Sosyokültürel faktörler medde kullanım bozukluğunda oldukça değişken bir rol oynar. İnsanlar; akranlarından, ebeveynlerinden, medyadan ve kabul edilebilir davranışlar hakkındaki kültürel normlardan hareketle maddelere ilgi duyarlar ve onlara erişirler (Madde Kullanım Bozuklukları, s.312).

Bu sebeple bağımlılığın oluşum sürecinden bahsederken, bireyi çocukluk hatta bebeklik çağından itibaren incelemeli; aile, toplum ve kültür özelliklerini dikkate alarak, süreci bütüncül bir yaklaşımla değerlendirmelidir.

Bağımlılık Kişinin Bedensel, ruhsal ve sosyal hayatını olumsuz etkiler!

Türkiye’de ve dünyada hızla tütün, alkol ve uyuşturucu madde alım oranları artmakta, maddeye başlama yaşları gittikçe düşmektedir. Diğer bağımlılıklar gibi teknoloji ve kumar bağımlılığı da kişiye, aileye ve topluma psikolojik, sosyolojik ve ekonomik zararları yol açmaktadır.

Alkol Bağımlılığı Nedir?

Dünya Sağlık Örgütüne göre, alkol bağımlılığı, alkolün yinelenen bir biçimde veya sürekli kullanımından kaynaklanan kullanım bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Amerikan Psikiyatri Birliğinin belirlediği DSM- 5 tanı ölçütlerine göre alkol bağımlılığı; on iki aylık bir süre içinde, aşağıdakilerden en az ikisi ile kendini gösteren, günlük hayatında belirgin bir sıkıntıya ya da işlevsellikte düşmeye yol açan, sorunlu bir alkol kullanım örüntüsüdür.

Alkol Bağımlılığının Temel Belirtileri Arasında Şunlar Yer Almaktadır:

  • Kullanımı kontrol etme kabiliyetinin bozulması,
  • Alkol kullanmayı bırakmak ya da denetim altında tutmak için sürekli bir istek ya da sonuç vermeyen çabalar olması,
  • Alkol kullanımına diğer etkinliklere göre daha fazla öncelik verilmesi,
  • İşte, okulda ya da evdeki konumunun gereği olan başlıca yükümlülüklerini yerine getirememe,
  • Zararlarla veya olumsuz sonuçlarla karşılaşılmasına rağmen kullanıma devam edilmesiyle kendini gösteren güçlü bir alkol kullanma isteği,
  • Alkolün gitgide eski etkisini kaybetmesi (tolerans geliştirilmesi),
  • Çoğu kez, istendiğinden daha fazla ya da daha uzun süreli olarak alkol alınması,
  • Alkolün etkilerinin neden olduğu ya da alevlendirdiği, sürekli ya da yineleyici toplumsal ya da kişiler arası sorunlar olmasına karşın alkol kullanımı sürdürme,
  • Yineleyici bir biçimde, tehlikeli olabilecek durumlarda alkol kullanma,
  • Alkol kullanımının kesilmesi veya azaltılması sonrasında yoksunluk belirtilerinin görülmesi; ısı artışı (hipertermi), kalp ritminde değişiklikler (aritmi), terlemede ve titremede artış, bulantı veya kusma, baş ağrısı, uykusuzluk, kaygı, huzursuzluk, bunaltı (iç sıkıntısı), Algı bozuklukları (halüsinasyonlar veya yanılsamalar), sara nöbetleri, tansiyon yüksekliği (hipertansiyon), dikkat bozukluğu.
  • Tarihsel olarak madde ve alkol sorunları, tedaviye gereksinim duyma durumundan çok ahlaki bir sapma olarak görülmüştür. Maalesef, bu tür yaklaşımlar günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Oysa ki fizyolojik olarak bir maddeye ya da alkole bağımlı olmanın aslında yalnızca kişisel seçim meselesi olmadığına ilişkin yeterince kanıt mevcuttur. İnsanların alkol ve madde kullanımını deneyip denememek konusunda karar vermelerinin kişisel olduğu doğrudur ama bağımlılığın ortaya çıkmasına kişinin nörobiyolojisi, sosyal düzeni, kültürü ve diğer çevresel faktörlerin bir araya gelmesi ve madde ile etkileşimi, bu kararlara yol açmaktadır. Ancak madde kullanım bozukluğunu, salt ahlaki düşüşün ya da kişisel seçimlerin sonucu olarak görmek büyük bir hatadır. Öte yandan alkol ve madde bağımlılarının içinde bulundukları durumu değiştiremeyeceklerini düşünmek de doğru değildir. Tıpkı diyabetlilerin, insülin ve kontrollü bir rejimle hastalıklarının seyrini değiştirmeleri gibi, bu alanda da tedavi ve davranış değişiklikleri işe yaramaktadır. Bu faktörler, bazı kişilerin madde bağımlılığı konusunda diğer insanlara kıyasla yüksek risk taşımalarına neden olmaktadır. 

Alkol Kullanım Bozuklukları ve Etkileri

Kesin bir anlamı ifade etmemekle birlikte alkolik terimi pek çok kişiye tanıdık gelir. Alkole fizyolojik olarak bağımlı insanlar tolerans ve yoksunluk geliştirmeyenlere kıyasla genellikle ciddi belirtiler gösterir (Schuckit ve ark., 1998).  Ağır alkol kullananlarda ani yoksunluğun etkileri dramatik olabilir zira vücut alkole alışmıştır. Özellikle, bu kişiler endişeli, depresif, zayıf, huzursuz, uykuya dirençli hissedebilir. Bilhassa parmaklarda, yüzde, göz kapaklarında, dudaklarda ve dilde kas titremelerine rastlanabilir; nabız, tansiyon ve ateş yükselebilir (Klinik Tanımlamalar, Yaygınlık ve Madde Kullanım Bozukluklarının Etkileri, s.287). Alkol kullanım bozukluğu genellikle çoklu madde kötüye kullanımının (birden çok maddeyi aynı anda kullanma) bir parçasıdır. 

Alkol Bağımlılığının Yol Açtığı Sağlık Sorunları Nelerdir?

  • Alkol bağımlılığı sıklıkla farklı psikolojik veya bedensel sorunlarla birlikte görülür.
  • Alkol bağımlılığı tanısı alan kişilerde farklı maddelere bağımlılık riski, duygu durum bozuklukları, depresyon, kaygı sorunları şizofreni, kişilik bozuklukları gibi ruhsal problemler görülürken aynı zamanda bedensel olarak da karaciğerde büyüme, yağlanma, sarılık, kanser ve siroz, yüksek tansiyon, kalpte büyüme ve ani kriz, damar tıkanıklıkları görülmektedir.

Duygu Durum Değişiklikleri: Madde kullanımının temel psikolojik motivasyonlarından biri de duygudurum üzerindeki etkileridir. Madde kullanımının, olumlu duyguları kuvvetlendirirken olumsuz duyguları azalttığı gerekçesiyle tercih edildiği ileri sürülmektedir. Söz gelimi pek çok kişi, gerginliğin (diyelim ki iş yerinde geçirilen kötü bir gün yüzünden) alkol tüketimini artırdığına inanır. Ayrıca stresin, sigara içmeyi artırdığı konusu tartışılırken en azından sigara içmeye niyetlendirdiği ya da yeniden başlamaya neden olduğu söylenmektedir (Kassel, Stroud ve Paronis, 2003; Shiffman ve Waters, 2004). 

  • Riskli alkol kullanımı beyin ve sinir sistemi işlevlerinde bozulmalara neden olmakla birlikte, buna bağlı olarak; ellerde titreme ve bacaklarda uyuşma, dengede bozulma, beceri isteyen uğraşları gerçekleştirmede zorlanma, alkole bağlı bunama, hafızada bozulma gibi süreçlerde çok sık görülmektedir.
  • Ergenlik döneminde; düşünme, planlama, karar alma becerilerinden ve sosyal/duygusal gelişimden sorumlu beyin devrelerinin hızlı bir şekilde değişmeye devam ettiği görülmektedir. Alkol kullanımı ile beraber çocuk ve gençlerde, bu gelişimsel değişimleri olumsuz yönde etkilemektedir.

Kişilik Faktörleri: Kişilik faktörleri neden bazı kişilerin maddeyi ve alkolü kötüye kullandıklarını ya da bağımlı olduklarını anlamamıza yardımcı olabilir. Bu faktörler, medde kullanım bozukluklarının ileri safhalarını, yüksek negatif duygulanım da dahil olmak üzere (Bazen negatif duygusallık da denir) öngörmede önem arz etmektedir: Uyarılmaya eşlik eden artan olumlu duygulanıma karşı ısrarlı arzu, tedbirli davranıştan kaynaklanan kendini baskılama, zarar görmekten kaçınma ve tutucu ahlaki standartlar gibi. Boylamsal (Olguların nasıl değiştiğini belirlemeye yönelik, zaman içinde, belki de yıllar boyu, aynı bireyler üzerine tekrar tekrar bilgi toplayan araştırma) bir çalışmanın bulgularına göre kendini baskılaması düşük ama negatif duygusallığı yüksek olan 18 yaşındakiler bir madde kullanım bozukluğu geliştirmeye, erken yetişkinliklerinden daha fazla eğilimlidir (Krueger, 1999).

Alkol ve Madde Etkileri Hakkında (Psikolojik Faktörler) Beklentiler: Yaşanan bir olaydan sonra alkol tüketiminin stresi azaltmadığı doğru ise neden bir sürü insan gevşemelerine yardımcı olduğu için içki içer? Burada, beklentinin rolünden söz edilebilir. Aslında insanlar, stresli bir olay yaşadıktan sonra gerilimlerini azalttığı için değil, öyle olmasını umdukları için içki içer. Araştırmalar, bu fikri desteklemektedir; alkol aldıklarında, stres ve endişelerinin azalacağını umanlar daha sık alkol kullananlardır (Rather, Goldman, Roehrich ve ark., 1992; Sher, Walitzer, Wood ve ark., 1991; Tran, Haaga ve Chamb-less, 1997). Dahası, içki içme oranı ve alkol hakkındaki olumlu beklentiler herkesi etkiliyor gibi görünmektedir. İçkinin endişeyi azaltacağı yönündeki beklenti, alkol kullanımını bu da olumlu beklentileri daha da güçlendirmektedir (Smith, Goldman, Greenbaum ve ark., 1995).

  • Hamilelik süresince ağır içki içmek ölümcül alkol sendromuna neden olabilir. Bu bozukluğa sahip olan çocuklarda yüzle ilgili anomalilere ve zeka gelişim bozukluklarına rastlanabilir (James W. Hanson’un izni ile).

 (Klinik Tanımlamalar, Yaygınlık ve Madde Kullanım  Bozukluklarının Etkileri, s.291).

Alkol Bağımlılığı Tedavi Yöntemi!

  • Alkol bağımlılığı, psikoterapi, biorezonans (vücudun elektromanyetik dalga frekanslarını kullanarak sağlık sorunlarını teşhis ve tedavi eden yöntemdir) ve ilaç tedavisi gibi yöntemler ile tedavi edilebilmektedir.
  • Alkol bağımlılığı tedavisinde kullanılan ilk yöntem psikoterapidir.
  • Psikoterapi sürecinin ardından gelen süreç ise oldukça kritiktir. Bu süreçte bireylerin alkol tüketmek istememesi ve yeniden başlamaması son derece önemlidir.

Tütün Bağımlılığının Yol Açtığı Sağlık Sorunları Nelerdir?

  • Tütün kullanımı bireyin psikolojik, fiziksel ve sosyal yaşamını olumsuz etkilemekte; erken ölüm riskini artırmaktadır.
  • Tütün kullanımından dolayı ortaya çıkan hastalıklar; kanser türleri (akciğer, mide, cilt, rahim ağzı vs.), kalp ve damar hastalıkları, diyabet, solunum hastalıkları, gastrit, ülser gibi mide hastalıkları, diş ve diş eti hastalıkları, gebelikte erken doğum, düşük doğum, çocukta gelişim bozuklukları, sütün kesilmesi.
  • Sigara içmemekle birlikte uzun süre sigara dumanına maruz kalanlar, muhtemelen akciğer zedelenmesinden kalıcı olarak muzdarip olabilirler. Sigara içenlerle yaşayanlar büyük risk altındadır. Kanser öncesi akciğer anomalileri bu kişilerde görülür; bu kişiler, ayrıca kardiyovasküler rahatsızlıklar yaşarlar ve akciğer kanseri açısından da risk grubunda yer alırlar. Buna ek olarak bazı insanlar, yanan tütünden çıkan dumana karşı alerjik reaksiyonlar gösterebilirler.
  • Doğum öncesi anne karnında sigara dumanına maruz kalan bebeklerin prematüre doğma olasılıkları, düşük kiloda doğum ve doğum defektleri (doğum hataları, doğumda bebekte fizyolojik ve morfolojik hataların görülmesi) diğer çocuklara kıyasla daha fazladır.
  • Sigara kullananların çocukları, kullanmayan ebeveynlerin çocuklarına kıyasla üst solunum yolu enfeksiyonları, astım, bronşit, iç kulak enfeksiyonları gibi rahatsızlıklara daha fazla sahip olmaktadır. Ayrıca pasif içicilik ani çocuk ölümü sendromuna da neden olmaktadır.        

“Sigara içilmeyen bölüm” diye bir yer yok!

Pasif içiciliğin azı/çoğu olmaz!

Amerikan Sağlık Dairesi Başkanlığının 2006 yılı raporuna göre, az ya da çok sigara dumanına maruz kalmaya bakılmaksızın her durumda pasif içicilik zararlıdır. (Courtesy Centers for Disiase Control.)

Özetle; Alkol ve madde kullanımı DSM-5, alkol ve diğer maddeler için belirtilere göre saptanan farkı, bozuklukları madde kullanım bozuklukları başlığı altında listelemektedir.

Alkol yoksunluğu halüsinasyonlara ve deliryum tremense (kronik olarak ağır alkol bozukluğu) neden olabilir. Alkol kullanan ya da bağımlısı olanlar başta tütün olmak üzere başka maddeleri de kullanabilir. Alkol kullanımı bilhassa üniversite öğrencileri arasında ve kadınlara kıyasla erkeklere arasında daha yaygındır. 

Etnik kökenin; alkol kullanımı, alkol kötüye kullanımı ve alkol bağımlılığını etkileyen bir değişken olduğu gözlemlenmiştir. Hamilelikte hafif ya da orta düzeyde alkol kullanımı dahi ilerleyen süreçte çocuğun öğrenme güçlüğü yaşamasına neden olabilmektedir.

Sigara içen sayısı azalmakla birlikte, birlikte sigara içmek yaygındır. Sigara içmek birkaç türde kansere, kalp hastalıkları ve diğer akciğer hastalıklarını da içeren pek çok hastalığa neden olmaktadır.

Erkekler arasında sigara kullananlar, kadınlardan daha fazladır; bu durum, ergen içiciler için kız ve erkeklerde aynı oranda seyreder. Sigara kullanımının hastalık yapıcı etkileri büyük boyutlarda olmakla birlikte pasif içicilik, diğer bir deyişle çevresel tütün dumanı da pek çok ciddi sağlık problemleriyle ilişkilendirilmektedir (Klinik Tanımlamalar, Yaygınlık ve Madde Kullanım Bozukluklarının Etkileri, s.297).

Kaynakça: 

Kitap:

Kring, Ann M., Johnson, Sheri L. (2019). Anormal Psikolojisi, (çev. Edt. Muzaffer Şahin), Ankara: Nobel Yayıncılık, (12. basım, DSM-5 güncellemesi ile).

İnternet:

Yazar: Eğitimci Sosyolog/Aile Danışmanı/ Çocuk Gelişim Uzmanı Nihal TAŞCI

En son haberler