Her zerreden işleyen fiilin faili Allah’tır,
Allah’ın tek hanesi ve tecelligâhı ise insan kalbidir.
Secdegâhtır elbet o kalp,idrakine varana.
Allah tecellisi ile azametini, varlığını, ilahlığını, yaradanlığını hatırlatır âdeme.
İdrâke ulaşmak için yolun dört sırrı vardır:
Nur, ruh, akıl, kalem…
Nur, bir arzu, isteklerin ve taleperin bütünü.
Ruh, madeni ve manevi arzuların merkezi.
Akıl, ruhun arzularının kayıt yeri, hayatın ses ve ahengi.
Kalem, mukadder sayılması.
Sır, canda olan
Sır, nurda olan
hayatın yazı alemi, aklın işlediğinin kaderle izdivacı.
Sır, varlığında ve kalbinde gizli.
Sır, “Enel Hak’ diyen Mansur’un inanışı.
Sır, Allah’ın vahdetini irşada vazifeli Muhyiddin’in öznesi.
Sır, Yunus’un “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm” deyişi.
Sır, şem ile pervanenin aynı kalbe teslimiyeti.
Sır, Yaradan ile kul arasındaki kapının eşiği.
Sır, Nebi’nin mirâcında ilminin sahibi Cibril’e yasak olan kapı.
Sır, kaderin nur, ruh, akıl ve kalemde yazılışı.
Sır, cennetin anahtarı.
Sır, her nefesin ibadet Sır, akılda olan
Sır, kalemde olan.
Sır, insanda olan.
Sır aslında sadece kalpte olandır.